MUHTEŞEM ŞİFA KAYNAĞI CEVİZ PERDESİ
GÜÇLÜ VE KESKİN GÖZLER İÇİN ÖNERİLER
BASEN, KALÇA YAĞLARINDAN KURTULUN
KANSER HÜCRELERİNİN YOK EDİLMESİ
EGE ÜNİVERSİTESİNDEN ÖNEMLİ ÇALIŞMA
ANKET
ŞAMPİYON HANGİ TAKIM OLACAK
YAZARLAR
PİYASALAR
DOLAR
32.5199
EURO
34.8
IMKB
80.549
HAVA DURUMU
MAİL LİST
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Q7 olmadı ikinci el X5 bakalım

Yuvadaki yavru kuş misali ağzını açmış, mühim bir transfer beklemeye alışmış/alıştırılmış taraftarlar, gündelik hayatın “Kullan at” kuralını futbola da katıksız uygularlar.
03.06.2010 13:24

Futbolcuların biri gelir biri giderken, her gelen çok değerli, giden ise zerre kadar önemsizmiş gibi algılanır.

Beşiktaş’ın sezon bitmeden Ricardo Quaresma için yaptığı transfer girişimi vesilesiyle yazdığım yazının ardından bir çok arkadaştan tepki mailleri gelmişti.

Çoğu yazının meramını farklı yorumlamışsa da -ya da ben muradımı tam anlatamamıştım- aralarında benim bu işleri bilmediğimi söyleyenler de vardı, ki hakikaten bilmem, “Taraftarın hayallerini yıkma” diyenler de...

Hayırlısı oldu...
Gelinen noktada bu transferin büyük ihtimalle gerçekleşmeyeceği ortaya çıktı. Yöneticilik açısından bakıldığında gerek transfer yönteminin yanlışlıkları, gerek hedeflenen isim açısından operasyonun en başından hayli acemice yürütüldüğü belliydi.

Öte yandan bu kadar parayı gözden çıkarmaya değer miydi, o da ayrı konu.
Quaresma olmadı, bence daha hayırlı oldu. Mesele tersten okunduğunda “Beşiktaş’ın elinde ciddi bir para kaldığı, kâra geçildiği” bile söylenebilir.

Korkum, Quaresma’nın pazarlığı sıkı tutup ederinden bir ya da bir kaç milyon Euro fazla para kapmaya çalışıyor olması. Yönetim üzerindeki taraftar baskısı göz önüne alındığında bu da hiç ihtimal dışı gibi durmuyor.

Yine de şu söylenebilir; başarısız transfer girişimi nedeniyle yönetimin taraftar nezdinde zaten deniz seviyesinde olan itibarı iyiden iyiye suya gömülme eğilimine girmiştir.

Bu acemice girişimleri de başarısızlıkla sonuçlanan yöneticilerin şimdi yeni bir ‘dolma’ hazırlamaları gerekiyor.

Başka yol yok mu?
Çünkü... Bu ülkeye ve özellikle de Beşiktaş’a ‘önemli oyuncu’ getirmek hayli zor. Nedeni de, kulübün oyunculara ve geldikleri takımlara para ödememe konusundaki sabıkası...

‘Önemli oyuncu’ için mesele direkt olarak ‘para peşin kırmızı meşin’e dönmüş durumda.

Peki ‘önemli oyuncu’ alınamıyorsa başka yol yok mudur? Vardır elbet, yeni ve devrimci bir modele geçmek... Elde iki de başarılı örnek var. Ya Barcelona modeli, ki Beşiktaş bu modelin neredeyse Türkiye şubesi sayılır, ya Arsenal modeli...

Arsene Wenger’in yaptığı gibi becerikli çocukları 15-16 yaşındayken takıma katmak ve bunda ısrar etmek. Bunun içinde gerekli olan şey; “iyi bir yönetici dili...”

Taraftarına ‘devrim’ için yola çıktığını anlatabilen yönetici hem kulüp maliyesini geliştirir hem de memleket insanının futbola ve hayata bakışına yeni açılar kazandırır.

Peki yöneticiler buna kalkışır mı, hayır. Çünkü kimse Arsenal’in başkanının, yöneticilerinin adını google’a girmeden öğrenemez...

Ama taraftarlar bizim yöneticilerin adını anabalarının adından daha çok telaffuz etmek zorundadır her zaman.

Hal böyle olunca bu yöneticiler yöneticiler de “Q7 olmadı, ikinci el bir BMW X5’e bakar sonra da gider LPGli bir Hyundai Elentra alırız. Yeter ki, farları xenon
olsun” derler... 

İbretlik bir transfer hikayesi
İnsan okudukça öğreniyor, öğrendikçe de siniri iyiden iyiye bozuluyor. Dün Fanatik’te masabaşı kotarılmış müthiş bir haber vardı. Real Madrid’li Gonzalo Higuain senelik 3.5 milyon Euro’ya kulübüyle anlaşmış.

Aynı haberde geçen sezon ligde 3 gol atan Nihat Kahveci’nin yıllık 3.5 milyon, tek gollü Nobre’nin ise 2.2 milyon Euro’ya oynadıkları yazıyordu.

Bu haber bile Beşiktaş’ın ne denli ehil ellerce yönetildiğini, ne denli ‘isabetli transferler’ yapıldığını göstermesi açısından yeter de artar ama daha çok da kulübün, Başkan Yıldırım Demirören’e olan borçlarının kaynaklarını gösteriyor gibi geldi bana... Yanlışı yapıp bir de haklı çıkmak bu olsa gerek...

10 yabancı hayırlara vesile olsun!
Federasyonun, “Süper Lig takımları 10 yabancı ile sözleşme imzalayabilir” kararı kimlerin baskısıyla çıkmıştır, bir tahmin edin bakalım...

Takımları oynayamayan ama kapı gibi sözleşmeleri olan yabancılarla dolduran başarılı yöneticiler hangi takımlar da var, bir düşünün... Örneğin Şanlı Beşiktaşımız, ciddi bir kontenjan sıkıntısı yaşıyordu, bu aşılmış oldu.

Şimdi iş bir ‘kurtarıcı futbolcu’ bulmaya kaldı. Oysa biliyoruz ki, futbolda ‘mesih’ inancına yer yoktur. İyi bir takımınız yoksa sizi kimse kurtaramaz...

Eğer kontenjan meselesinden, çok genç, gelişme eğilimi yüksek yabancı oyuncular yerine sönmeye yüz tutmuş ama isim sahibi kırpılmış yabancılara para akıtarak yararlanacaklarsa, kimse heveslenmesin sonuç şimdiden belli derim...

Ferguson + Wenger= Bir + Bir
Haberi olmayanlara duyurulur!... Memleketin en güzide müzik dergisi ROLL kendince gerekçelerle harakiri yapıp, kapatılmıştı. Onun yerine, aynı ekip BİR+BİR adında şahane ötesi bir dergi yayımlamaya başladı...

Derginin üçüncü sayısında Alex Ferguson ve Arsene Wenger’le yapılmış iki söyleşi var. Önerim, dergiyi alıp iki söyleşiyi de benim yaptığım gibi altını çize çize okumanız. Futbol nedir, futbolcu kimdir, bu hocalar nasıl hocalar? Ahlak, dayanışma gibi kavramlar futbolun ve hayatın neresindedir, birbir anlatıyor mübarek adamlar.

İnsan bu adamları dinleyip/okudukça şu güzide memleketimizdeki ‘futbol aklı’nın ne kadar sığ ve kısır olduğunu bir kez daha idrak ediyor ve hüzünleniyor... Ama öte yandan ne çok şey de öğreniyor...

Cem Dizdar

Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
DİĞER HABERLER
ÇOK OKUNANLAR
0